DEĞERLİ TÜRKMEN GENÇLİĞİ ; Dünya üzerinde milletler ailesinin en şerefli, en büyük üyelerinden birisi olan Türk Milleti´nin yaşayabilmesi, yükselebilmesi, güçlü ve mutlu olabilmesi için yeni bir mücadeleye atılması gerekmektedir. " Savunma Dalından Kopan Yaprağın Akıbetini Rüzgar Tayin Eder " demiş atalarımız.. bunun anlamı; ait olduğun daldan koparsan, kendini rüzgara teslim etmiş olursun. Rüzgar nereye iterse, bir oraya, bir buraya savrulmak zorunda kalırsın. bu sebepten bağlı bulunduğun daldan kopmamak gerekir. ya da bu kopuşun kendini rüzgara teslim etmek olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. bir oraya, bir buraya savrulmak vardır yolun sonunda ve asla istediğin yere gidememek... İnsan düştükten sonra akıbetin ne olduğunun ne önemi vardır ki rüzgardan sorasın. hayat dalında sağlam durmak, gideceğin yönün tayini için iradeni kullanmak senin elinde. düştükten sonra savuran çok olur çok. Bu söz her zaman ve zemin için geçerlidir...
Rotası olmayan bir geminin ummanda kaybolmasının kaçınılmaz olduğu gibi... İdeali ve ilkesi olmayan toplumlarında zamanla erimesi, yok olması mümkündür... Yıllarca ataları yalnızlığa yoksulluğa mecbur edilen toplumlarda gençliğinde mücadelesi biraz zordur... Çünüki ilk engel kendilerinden gelecektir... Biz çektik bunlar çekmesin mantığı devreye girecek öyle veya böyle pasifizasyon olacaktır... Ama nasıl onlar bu çekincelere maruz kalıyorlarsa eğer sizde tavır ve mücadeleyi bırakırsanız sizin çocuklarınızda ayni olayları yaşayacak ve bu böyle kuşaktan kuşağa, taki kaybolana kadar devam edecektir... Hedefe varırken menzilin uzaklığı yolun yoruculuğu sizi caydıracak engel olarak görülmemeli... Aksine mücadele azminizi güçlendirmelidir... Zahmetsiz rahmetin olmadığı gibi, fedakarlık ve çabanında bu yolda kaçınılmaz olduğu bilinmelidir... Millî Mücadele verilirken genellikle cepheden bahsedilmekte, destansı zafere ortak olan cephe gerisi, hakkı verilmeden yüzeysel olarak geçiştirilmektedir. Cephe gerisinde önemli bir mevki ve lojistik destek merkezi olan yerlerin başında İstiklâl Yolu güzergâhı gelmektedir. Sadece Türk Türkmen ve İslam âleminin değil bütün dünyanın merakla ve dikkatle izlediği İstiklâl Yolu’nun hem tarihi gerçekleri hem de fiziki yapısı -maalesef- kaybolmaya yüz Tutmuştur. Cephe gerisi hakkındaki her türlü dokümanın yetersiz olması, bunların ise eski tarihli olması, mevcutlarının tükenmeye yüz tutması gibi olumsuzluklar; cephe gerisinin tarihi gerçekleriyle öğrenilmesine, onlara vefa gösterilmesine engel olmaktadır.
Kendi özünden ayrı bir toplumun özüne dönmesi aynen karanlıkta kaybettiğiniz bir eşyanızı aydınlığa gelip aramaya benzer... VATAN ANA, BAYRAK NAMUS, EGEMENLİK OLMAZSA OLMAZIMIZ olmalıdır... Atalarımızdan emanet aldığımız bu toprakları çocuklarımıza ve torunlarımıza ayniyle bırakmak boynumuzun borcudur...Hatta namus borcudur... Vatan savunması ve bağımsızlık mücadelesinde her türlü olumsuz şartta bile azim ve inancıyla bağımsızlık karakterinden asla taviz vermeyen bir milletin torunları olmaktan büyük bir iftihar duyuyoruz. Bizler, vatan söz konusu olunca ölüme koşarak giden bir milletin torunlarıyız. Siyasetin olması için sahada mücadelenin olması şarttır... Sahada gücün yoksa salonda dinleyenin olmaz... Bu onurlu mücadelemizin sonucunda kazandığımız bu toprakları, dünya yok oluncaya kadar emanetimizdir. Vatan aşkı bizim vazgeçilmezimizdir. Öyle ki savaşta şehit olan evlatları için ´Vatan sağ olsun´ diyen analarımız var bizim, babası şehit olduğu için adını gururla söyleyen evlatlarımız var. Büyük önder Atatürk, ölen Anzakların ailelerine seslenerek, ‘Siz çocuklarınızı savaşmaları için gönderdiniz, onlar cephede öldüler. Sakın merak etmeyiniz, yavrularınız ebedi istirahatlerini topraklarımızda huzur içinde sürdürecekler’ demiştir. Bu, Türk Milleti’nin ne denli saygılı ve hoşgörülü olduğunun en güzel göstergesidir. Her türlü dış tehlikeye karşı gözü açık, vatanını, milletini seven, örf ve ananelerine bağlı, ecdadına yakışır bir millet olmak ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşmak için çok çalışmalı ve tarihimizden gereken dersleri almalıyız. Bugün buna her zamankinden daha çok ihtiyacımız var. Her zaman olduğu gibi yine yük ve mücadele gençliğin omuzlarındadır.Ama unutulmamalıki Yaşlısı olmayan toplumun gençi olmaz... Sevgili TÜRKMEN GENÇLİĞİ bugünlük içimden gelen bu ... Devam edeceğim.. Neye mal olursa olsun yılmadan bıkmadan anlatacağım... Sizlerinde beni dinlediğinize eminim...
GÜN BİRLİK GÜNÜDÜR,TİTRE VE KENDİNE DÖN..UNUTMA TÜRKMEN GENÇLERİ ! YANAN KIVILCIM, SÖNMÜŞ VOLKANLARDAN DAHA GÜÇLÜDÜR..! HADİ HEP BİRLİKTE YAŞANANLARDAN DERS ÇIKARTIP İBRET ALALIM VE BİRLİKTE TAHRİRE DOĞRU YOL ALALIM TÜRKMEN GENÇLERİ BUGÜN BİZİM GÜNÜMÜZDIR .. BİR ARADA EĞLEŞELİM … KARŞILIKLI SÖYLEŞELİM
DERDİMİZİ PAYLAŞALIM …BUGÜN BİZİM GÜNÜMÜZDÜR .
Uzm.Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ SURİYE TÜRKMEN DOKTORLAR BİRLİĞİ BŞK. mukhtarfatih@hotmail.com
|